SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar

TAHARE BAHSİ

<< 250 >>

باب تبلغ الحلية حيث يبلغ الوضوء

13- HİLYE (SÜS, NUR) ABDESTİN VARDIĞI YER'E KADAR ULAŞIR

 

40 - (250) حدثنا قتيبة بن سعيد. حدثنا خلف (يعني ابن خليفة) عن أبي مالك الأشجعي. عن أبي حازم؛ قال:

 كنت خلف أبي هريرة وهو يتوضأ للصلاة. فكان يمد يده حتى تبلغ إبطه. فقلت له: يا أبا هريرة! ما هذا الوضوء؟ يا بني فروخ! أنتم ههنا؟ لو علمت أنكم ههنا ما توضأت هذا الوضوء. سمعت خليلي صلى الله عليه وسلم يقول "تبلغ الحلية من المؤمن حيث يبلغ الوضوء".

 

[:-585-:] Bize Kuteybetü'hnü Said rivayet etti. (Dediki): Bize Halef yani İbni Halife, Ebu Malik el-Eşcaî'den o da ebu Hazim'den naklen rivayet etti. Ebu Hazim dedi ki:

 

Ebu Hureyre namaz için abdest alırken ben de arkasında idim. Ellerini koltuk altına ulaşıncaya kadar uzatıyordu. Ben ona: Ey Ebu Hureyre, bu abdest neyin nesidir, dedim. O: Ey Ferruh oğulları, siz burada mıydınız? Burada olduğunuzu bilseydim, bu şekilde abdest almazdım. Ben halilim (can dostumu: "Müminin hi/yesi abdestin ulaştığı yere kadar ulaşır" (3/56b) buyururken dinledim.

 

Diğer tahric: Nesai, 149; Tuhfetu'l-Eşraf, 13398

 

NEVEVİ ŞERHİ: "Ey Ebu Hureyre, bu abdest neyin nesidir dedim ... " Ferruh hakkında Kitabu'l-Ayn sahibi (Halil b. Ahmed) der ki: Ebu Hureyre burada Ebu Hazim' e hitabı ile mevaliyi kastetmiştir.

Bu sözleri ile de anlatmak istedikleri şunlardır: Kendisine uyulan bir durumda olan bir kişinin bir zaruret dolayısıyla bir hususta ruhsata yönelmesi yahut vesvese dolayısıyla işi sıkı tutması ya da bu husustaki inancı ve kanaatinden ötürü insanlardan istisnai bir davranışta bulunması halinde bu davranışını bilgisiz avam karşısında yapmamalıdır.Böylelikle avamdan olan kimselerin bir zorunluluk olmaksızın bir ruhsata yönelmelerinin yahut sıkıtuttuğu bir işin yerine getirilmesi gereken bir farz olduğuna inanmalarının önü alınmış olur. Kadı İyaz'ın açıklamaları bunlardır. Allah en iyi bilendir.

 

 

DAVUDOĞLU AÇIKLAMA: Rivayete nazaran Ferruh İbrahim (A.S.)'ın İsmail ile İshak (A.S.)'dan başka bir oğluymuş. Nesli çoğalmış Arap olmayan milletler onun neslinden türemişler.

 

Kaadî Iyaz'ın beyanına göre Ebu Hureyre (R.A.) bu sözü Ebu Hazim Süleyman el-A'rac'e söylemişsede bununla mevalîyi yani arap olmayan fakat islamiyete canla başla ve sadakatla hizmet eden müslümanları kasdetmiştir. Maksadı bir zaruretten veya sıkıntıdan dolayı ruhsatla amel edenlerin onun bu şekil abdest aldığını görerek onun herkesten ayrı bir mezheb olduğunu zannetmesinler diye cahil halk huzurunda yapmak istemediğini anlatmaktır. Çünkü cahiller görürse bunu farz zannederler.

 

Hz. Ebu Hureyre'nin Resulullah  (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) için Halilim demesi: «Ben  Halil edinseydim Ebu Bekr'i kendime Halil yapardım.» hadisine muarız değildir.

 

Çünkü Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellemj'e hiç bir kimseyi Halil ittihaz etmesi caiz olmamıştır. Fakat başkalarının onu Halil ittihaz etmesine bir mani yoktur.

 

Bu sebeple Ebu Hureyre (R.A.)'ın ona Halilim demesi caizdir. Halilin gayet yakın dost manasına geldiğini önce görmüştük.

 

Hilye: Ziynet demektir, burada ondan murad gurreyi uzatmaktır. Ubbi diyorki:  «Ebu Hureyre'nin bu hadisle istidlal etmesi: «Sîzden biriniz gurresini uzatabilirse bunu yapsın.»  sözünün. Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'e aid olmadığını gösteriyor. Zira onun sözü olsaydı bu babta o daha açık olduğu için onunla istidlal ederdi.»